Öğrenciliğimden beri bildiğim, sevdiğim bir mekandı. Seneler sonra uzun süredir görmediğim bir arkadaşımla hem hasret giderip sohbet edelim hem de kahvaltı yaparız diye düşünüp Kartal'dan kalkıp taksiyle bu kafeteryaya geldik. Hava soğuk olmasına karşın bahçede oturanlar vardı, biz gelene kadar ısıtıcılar kapalıydı, ricamız üzerine düşük bir ısıda açtırıp bahçeye oturduk, diğer müşteriler de böylece biz geldikten sonra biraz olsun ısınmış oldu. Menüyü istedik ve ne var ne yok bakmaya başladık. Kahvaltılık ürünlerde ismini daha önce duymadığım ve muhtemelen mekanın isimlerini koyduğu ürünler mevcuttu, açıklayıcı görseller de yoktu bu yüzden doyurucu olsun diye altında yazan malzelemeleri gözüme bol gelen Kayseri bilmem nesi kahvaltısını söyledim. Ürün gelince bir de ne göreyim, fiyatına ve açıklamalarına göre masaya en azından üç beş küçük tabak, yanına ekmek, yumurta, belki sucuk vesair beklerken kızarmış fırın dilim ekmeğinin üzerinde birkaç malzelemeyle hazırlanmış çırpılmış yumurta geldi, hadi beklenti-karşılaştığımız ürün ayrımını geçiyorum, insan o kadar küçük posiyonu görünce eyvah aç kaldık diyor. Arkadaşım da şinitzel söyledi, şükür ki ona gerçekten şinitzel üzerinde mor lahana ile geldi (tabakta başka malzeme yok). İnstagram hesabında paylaştıkları şinitzel tabağıyla uzaktan yakından alakası olmasa da. Her neyse, porsiyonlar o kadar küçük ki Ayhan Sicimoğlu'ndaki gibi hassas bir damak tadımız olmadığı için yorum yapabilecek kadar yiyebildiğimizi sanmıyorum. Zaten arkadaşımın şinitzelinin yarısını mekandaki kediler yedi, bayağı masanın üzerine atlayan mekanın kedisi tabaktaki yemeği pati atıp kafasını sokup çatır çutur yedi, nasıl alıştırıldıysa artık. Mekanın garsonlarına durumdan şikayetçi olduğumuzda adeta bir dayanışma içerisinde mekanın kedileri için "yapıyorlar öyle ya ehehe" gibi bir tepkiyle karşılaştık, sanırım siparişleriniz yüzde 20'sini mekanın kedilerine verilmesi gibi bir işçilik hakkı var, vermeseniz de zaten zorla alıyorlar. Sonuç olarak yüksek fiyatlar karşısında ısınmak için ricacı olduğumuz, menüsüne aldandığımız, küçük posiyonun yarısını mekanın kedisine rüşvet vererek kalanını yiyebildiğimiz dramatik bir buluşma oldu, bir daha gideceğimi sanmıyorum.

Restoran bolumune yillardir cok severek geliyorduk ancak bugun siparis ettigimiz makarna gercekten hayal kirikligiydi. Hayatimda yedigim en kucuk porsiyon makarna. Hic abartmiyorum toplam 4 cataldi. Uc kisi ayri ayri ayni makarnayi siparis ettik (fettucini) ve yemekten sonra baska bir yere yemek yemeye gittik.

Açken makarna sipariş verme gafletinde bulundum. Fine dining restoranlarda bile bu kadar küçük bir porsiyon görmemişsinizdir. Birkaç çatalda biten ve asla doyurması mümkün olmayan tabakları biraz dalga geçer gibi.

Konumuna aldanarak tercih ettiğim otel. Hayatımda konakladığım en kötü tesis burası. Kaldığım oda lağım kokuyordu ve klima çalışmıyordu. Başka odaya geçmek istediğimde lodos var diyerek tüm odaların koktuğunu belirttiler. Kışın en soğuk gününde klimasız odada pencereler açık uyumak zorunda kaldım.

Otel hakkında görüşlerimi müdür için mektupta zaten belirttim genel olarak mutfak 9/10 hizmet kafe bölümünde 7/10. Personel davranislari yarı yariya. Bazı personeller çok iyi. Bazilari donuk ve biraz rahatsız hissettirdi. 12 numaralı odanın camları tam kapanmıyor biraz. Bunun dışında her şey güzeldi. Genel puanımda kırdığım bir diğer şey konuma taksi gelmiyor. Bu sebeple Nisan- Eylül gibi kalmalik. Odada banyo çok güzel ve temizdi. Odaya kahve ikramı çok güzeldi. Çarşaf ve yastıklar temiz ve yatak ortalama rahatlıkta. Konsept güzeldi. Gece manzarası güzel. Teşekkür ederim Juliet and Kitchen