Cunda sakinleri sabahları kumru sesleriyle uyanır, uzun ve güzel kahvaltılar yapar, denizden sonra serin taş evlerinde kitap okur, hamakta sallanır, tatlı bir uykuya çekilir. Akşam üzerleri çaylarını rüzgarlı avlularında içer, akşamları nefis zeytinyağlılarını yer, ‘iki kadeh bi şey’ içer, yürüyüşe çıkar, eş dostla muhabbete oturur. Hiç acele etmeden tadını çıkara çıkara, sakin sakin eğlenir ve yaşarlar.
Yıllarca Cunda’ya turist olarak gelen üç kafadar olarak, 1861 yılından kalma konağı görünce Cunda sakini olmaya karar verdik. Gezgin olarak konakladığımız onlarca yerden sonra hem ev huzurunu yaşatacak hem de otel konforunu verecek bir mekan yaratmayı hedefledik.
Sizin de Cunda sakini olmanın keyfini yaşamanız için mimarlarımız oda genişliklerini standartların üzerinde tuttu. Her oda birbirinden farklı ve özel olarak tasarlandı. Bütün odalar için bitki çayları, seveceğinizi düşündüğümüz kitaplar hazırladık. Islak zeminlerde doğal bir his yaşatmak için Marakeş sıvası kullandık.
Bu terk edilmiş güzel Rum evine orijinalliğini bozmadan yeniden hayat vermeye çalıştık. Şimdi sizi Cunda ruhunu yaşamaya davet ediyoruz.